Hiç beklemediğinden gelince ihanet...
Hiç beklemediğinden gelince ihanet, işte o zaman yıkılırsın. Yıkılmam deme, inanmam. “Ben güçlüyüm, hayatta her şeye karşı direnebilirim. Tüm zorluklara…” Ama daha 20 yaşındaysan ve henüz ihaneti tatmamışsan bunu söyleme. Bir kere yaşadın mı o acıyı, hiç beklemediğin anda, aldatılan sadece sen değilsindir. Yaşadıklarınızadır o ihanet. Birlikte dinlediğiniz şarkılara, hayatla ilgili konuştuklarınıza, geleceğe dair hayallerinize…
“O” yarattığın bir kahramandır içinde. Her şeyin “O”dur ve bunu biliyordur. Her şeyi “O”nun için yaparsın, gözün kimseyi görmez. Ama bir gün bir terslik olduğunu anlarsın. Her şeyim dediğinin bir derdi vardır. Çözmeye uğraşırsın, ona yardım etmek için kendini paralarsın. Her sorun ikinizindir çünkü. “sen-o” yoktur “siz” vardır ve ortada bir sorun varsa “sizin”dir.
Sonra….. anlarsın ki hepsi yalanmış, “siz”in sandığın sorun aslında “onlar”ın sorunuymuş. “Sen” kendini kandırmışsın bunca zaman çünkü uğruna canını vereceğin “O” tam yüreğine saplamış bıçağı. Daha da kötüsü kendi hatasını kapatabilmek için seni yerden yere vurmuş.
Aslında sana değil, size ihanet etmiş bilmeden.
Aradan yıllar geçmiş, yaşlanmışsın… Başkaları gelmiş geçmiş hayatından. Yaralar kabuklarını çoktan dökmüş. Acısını hissetmez olmuşsun artık. İzler de silikleşmiş ama birlikte dinlediğiniz şarkılar söylenmeye devam etmiş. Ve bir şarkı sadece bir kişi için söylenmiş…
Ne kadar hatırlamaktan korksanda şarkılar hatırlatır, arkadaşların hatırlatır, sokaklar caddeler hatırlatır… Unutamazsın.
“Söyleyecek çok sözüm vardı
Hepsi yarım kaldı
Neler ummuştum hayattan
Elimde ne kaldı
Kırılan kalbim miydi yoksa
Karnımdaki bu sancıyla
Küflenmiş ruhum unutmadı
Unutmadım seni hala......”
“O” yarattığın bir kahramandır içinde. Her şeyin “O”dur ve bunu biliyordur. Her şeyi “O”nun için yaparsın, gözün kimseyi görmez. Ama bir gün bir terslik olduğunu anlarsın. Her şeyim dediğinin bir derdi vardır. Çözmeye uğraşırsın, ona yardım etmek için kendini paralarsın. Her sorun ikinizindir çünkü. “sen-o” yoktur “siz” vardır ve ortada bir sorun varsa “sizin”dir.
Sonra….. anlarsın ki hepsi yalanmış, “siz”in sandığın sorun aslında “onlar”ın sorunuymuş. “Sen” kendini kandırmışsın bunca zaman çünkü uğruna canını vereceğin “O” tam yüreğine saplamış bıçağı. Daha da kötüsü kendi hatasını kapatabilmek için seni yerden yere vurmuş.
Aslında sana değil, size ihanet etmiş bilmeden.
Aradan yıllar geçmiş, yaşlanmışsın… Başkaları gelmiş geçmiş hayatından. Yaralar kabuklarını çoktan dökmüş. Acısını hissetmez olmuşsun artık. İzler de silikleşmiş ama birlikte dinlediğiniz şarkılar söylenmeye devam etmiş. Ve bir şarkı sadece bir kişi için söylenmiş…
Ne kadar hatırlamaktan korksanda şarkılar hatırlatır, arkadaşların hatırlatır, sokaklar caddeler hatırlatır… Unutamazsın.
“Söyleyecek çok sözüm vardı
Hepsi yarım kaldı
Neler ummuştum hayattan
Elimde ne kaldı
Kırılan kalbim miydi yoksa
Karnımdaki bu sancıyla
Küflenmiş ruhum unutmadı
Unutmadım seni hala......”
ölümlere, ayrılıklara, ihanetlere diyecek fazla birşeyim olamadı..
ne desem kar eder ki?
Posted by esrArengiz | November 28, 2007 at 2:31 AM