Friday, April 25, 2008

Kıymetini Bilemediğimiz Yıllara...

Oldum olası çok sevdim Nisan’ları… Belki doğduğum ay olduğundan, belki de baharı getirdiğinden.. Belki de hatırladığım en güzel günleri Nisan’da yaşadığımdan…

Yaşadığım en güzel günlerden biriydi yılların birinde bir 25 Nisan… Öğrenciydik, dersler çok zor gelirdi. O günlerdeki tek derdimiz buydu sanırım, bir de hiçbişeye yetmeyen harçlıklarımız.. Ama yine de geçirdiğimiz onca güzel anın sebebi zaten paramızın olmamasıydı. Elimizdekiyle mutlu olmayı becerebilmekti bizi mutlu eden. Tek odalı evlerde alabildiğimiz bir paket makarna ve bir şişe kolayla karnımızı doyurabilmekti. Haluk Levent dinlemekti. Geç saatlere kadar sokaklarda yürüyebilmekti. Ders çalışma bahanesiyle bir araya gelip saatlerce konuşmak ve gülmekti.

Bugün düşününce üzerinden yüzyıllar geçmiş gibi hissettiğim o günler, hayatımın en güzel günleriydi. Geçen gün Ulaş’a ve bu sabah Aylin’e söylediğim gibi, her geçen gün bizden bişeyler götürürken, kıymetini bilemediğimiz yılların bıraktığı buruk ve güzel hatıralarla avunuyoruz. Hiçbişey eskisi gibi değil artık…

Haber saldım dört bir yana
Karanfiller susuz kalmış
Muhabbete dost aradım
Bu şehri periler sarmış
Bitip tükenmez sigaram
Ciğerim nefessiz kalmış
Her şey yalan olsa bile
En güzel aşk zor olanmış