Friday, September 12, 2008

gidebilsem...

Yaş ilerledikçe, özellikle de 20’li yaşların sonlarına yaklaşıp, artık –gençliği demiyorum- çocukluğunuzu geride bırakıp yetişkin gibi davranmaya başladığınızda, o ana kadar yaptıklarınızı ve yapamadıklarınızı düşünürsünüz. Artık sizi biryerlere bağlayan daha fazla şey vardır.

31 yaşındayım… 20 yaşındayken, yapmak isteyipte yapamayacağım hiçbir şey olmadığını düşünürdüm. Yapardım da… Gecenin bir vakti aklımıza esip 02:00 otobüsüyle Bursa’dan İstanbul’a gidip, 06:00’da Beşiktaş’ta yürüdüğümüz, ilk vapurla Kadıköy’e geçip Moda sokaklarında gezdiğimiz ve öğleden sonra cebimizde kalan azıcık parayla Bursa’ya nasıl döneceğimizi hesapladığımız günler ne kadar da geride kalmış. Bugün bunları yapmak bana hala çok yakın gelirken, bir yandan da yapmamın imkansız olduğunu düşünüyorum. Çünkü o yaşlarda sahip olmadığım sorumluluklarım var artık.

Ama yine de, kaç yaşıma gelmiş olursam olayım, içimde kaçıp gitmeye her an hazır o çocuk hep olacak. Başının çaresine bakabilen, hiçbir şeyden korkmayan, başına buyruk…. Bu beni mutlu ediyor.

Yagmurum ol sulansın gözlerim
Her damlada taşsın nehirlerim
Hic gitme hep kal isterim
Okyanus olsun yüregim
(Badem)