Hayatın Rengi Nerde Saklıymış? Buldum...
Çocukları severim oldum olası... Aslında ayırmam ama, nedense erkek çocukları biraz daha fazla severim. Nedenini bir erkek kardeşim olmamasına bağlıyorum. Erkek kardeşim olamadı ama kızkardeşim sayesinde 2 ay 14 gün önce bir erkek yeğenim oldu... Aylarca dünyaya geleceği günün hayalini kurduk annem ve kardeşimle. İlk ultrason görüntüsünü aldığımızda, ufacık bi kalbin attığını gördük. O anı unutamıyorum. Aylar sonra cinsiyeti belli oldu : Erkek :) Ben uçuyorum tabi mutluluktan. Herkes bana teyze diyor. Teyze aşağı, teyze yukarı... Sonra ismi belirleniyor : Demir
Kardeşim "Murat Demir olsun.." diyor. Murat eniştemin adı. "Babasının adını da adının başına koyalım..."
Ve 27 Ekim 2006.... Ramazan Bayramı'ndan 2 gün sonra doktor bugün Demir'i alıyoruz diyor. Sevgili yeğenim doğumuna 10 gün kalmış olmasına rağmen dünyaya gelmek için sabırsızlanıyor.
O günü unutamıyorum. Hastaneye gidişimizi, kardeşimin ameliyata hazırlanışını...... Ameliyathaneye giderken asansöre tek başına bindirildiğinde, o gözyaşlarını tutamamıştı bende yanında olamamanın verdiği üzüntü ve doktorun dediğine göre yaklaşık 1 saat sonra yeğenimle tanışacak olmanın verdiği üzüntü-heyecan-mutluluk karışımı duygularla yüreğimi....
Aradan 20 dakika geçmişti, bende ağlamaktan kendimden.... Hastane odasının kapısından hızlıca giren hemşiremi beni kendime getirdi yoksa Demir'in incecik sesiyle ağlaması mı şu an tam hatırlayamıyorum... Ama yatağın üzerine, hemşirenin bıraktığı şeyin, bir bebek değil, hayatın anlamı, neşesi, mutluluğu ve RENGİ olduğunu daha o an anladım. Teyze olmak çok güzel evet, ama ANNE olmak... İşte bunu anlatmaya kelimelerim yetmez benim....
Az önce Demir'in yanından geldim eve... Kokusu hala burnumda, kusmuk lekesi de omzumda :)))